Ekonomi

Hızlanan altın tahkimatı

Edit: Yazının sonundaki notu, yazıyı yayına koyduktan bir süre sonra ekledim. Düzeltme içeriyor.

23 Ağustos tarihi ile biten haftanın verileri, altın hesabında ilginç ayrıntılarla dolu.

O hafta dışarıda Trump-Çin geriliminin bize de yansımaları oldu. İçeride ise Suriye’deki askeri gelişmeler dikkat çekmişti. İdlib’te Suriye birliklerinin cihatçıları püskürterek ilerlemesi ve o alanda mevcut askeri birliklerimizin olduğu 9 numaralı gözlem noktasının kuşatılmasının devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ani Rusya ziyareti ilan edilmişti.

Ama 29 Ağustos günü açıklanan Merkez Bankası verilerinde ilginç bir tablo dikkatimi çekti.

Bundan önce birkaç veriyi, arka plan bilgisi olarak paylaşayım. Merkez Bankası’nın altın rezervleri iki bölümden oluşuyor; birincisi bankanın kendi mülkiyetindeki altınlar, diğeri ise bankaya zorunlu karşılık olarak yatırılan “emanet altınlar”.

16 Ağustos haftası tablo şöyleydi; 323.5 tonu kendi mülkiyetinde olan altınlardan, 194 tonu da zorunlu karşılık olarak yatırılan altınlardan olmak üzere toplam 517.8 ton altını vardı Merkez Bankası’nın.

Malum Merkez Bankası 2017 mayısından bu yana, kendi mülkiyetindeki altın varlıklarını arttırıyordu. Bunları da fiziksel olarak Türkiye’ye çekiyordu.

Banka 2019 Şubat ayında Trump’ın damadı Jared Kushner’ın Ankara ziyareti ve Cumhurbaşkanı ile görüşmesi sonrasında, Merkez Bankası 33 ton altın almıştı.

İzleyen dönemde de altın alımları devam etmişti. Banka Mart-Ağustos arasında 31 ton altın daha satın aldı.

23 Ağustos haftası için açıklanan verilerde dikkatimi çeken şuydu; Merkez Bankası sadece o hafta tek başına 33 tona yakın altın satın almıştı.

Böylece yılbaşından bu yana bankanın kendi mülkiyetinde olan ve yurtiçine getirilen altın miktarı 103 tonu buldu.

23 Ağustos haftasındaki alım toplam altın rezervlerinde fark edilmedi; çünkü zorunlu karşılık olarak daha önce kendisine yatırılan altınlardan çekiliş oldu o hafta. Hesap şöyle; bankalarca karşılıklardan 38 ton altın çekildi, banka ise kendi mülkiyetine eklemek için 33 ton altın satın aldı. Nette ise sadece 5 tonluk azalış oldu. Bu yüzden, toplam altın rezervine bakanların dikkatini çekmemiş olabilir.

Banka özellikle “dikkat çekmesin” diye zorunlu karşılıklardan çekilen altın kadar ya da bunun biraz daha fazlasını satın alarak rezervlerine ekliyor; sonuç olarak da toplam altın rezervi değişmemiş görünüyor. Ancak değişen şu oluyor; döviz rezervleri altına çevrilip yurtiçine getirilen miktar artıyor.

33 ton altın deyip geçmeyin; 1 milyar 387 milyon dolar ediyor. Ya da başka bir ifadeyle kendi mülkiyetindeki altınlara bir yüzde 9 daha ilave etmiş demek.  

Kaynak: T.C. Merkez Bankası

Bankanın kendi mülkiyetindeki altın demek, büyük bir çoğunluğu Türkiye sınırları içinde tutulan altın demek.

2017 Mayıs ayına kadar 115.8 ton altını olan Merkez Bankası’nın bugün 356.3 ton altını var. Bunun anlamı, uluslararası bankalarda ya da ABD tahvillerinde duran döviz rezervlerinin bir bölümünü eksiltip, altına çevirip bunu da ülkeye getirdi demek.

Kabaca 5.5 milyar dolarlık altın varlığı, dövizin payı azaltılarak altın alımı yolu ile 17.2 milyar dolara çıkarıldı.

Şu soru akla gelecektir; neden bu altın yığınağı yapılıyor?

ABD’nin İran’a koyduğu ambargo örneği yeterince açıklayıcı bir örnek; uluslararası döviz rezervlerinin kimi ülkelerce herhangi bir yaptırıma tabi tutulması, uluslararası bankalarda duran varlıkların blokajı gibi olası bir gelişmede, elinizde tek bir ödeme aracı kalır; ya nakit rezerv paralar vardır kasanızda ki bu da risklidir, ya da altınla yapacaksınızdır ödemelerinizi. Bizim gibi petrolü olmayan ülkeler için en kritik nokta birincil olarak akaryakıt ve doğal gaz alabilecek rezervinizin olmasıdır.

Öyle görünüyor ki Ankara’daki siyasi otorite, ambargo-yaptırım gibi risklerin güçlü olabileceğini hesap ediyor olmalı; “tampon bölgede anlaştık” açıklamalarına karşın hala ülke sınırları içindeki rezerv varlıklarını güçlendirme kararında. Bunu da mart başından itibaren 5 ayda yapılan artış kadar bir altın artışı tek başına önceki haftada yapılmış. Böylece içeride 17.1 milyar dolarlık bir altın rezervi tahkimatı yapılmış durumda.

Önemli Not:

Yazıyı yayına koyduktan bir süre sonra, bazı bankacılardan şöyle bir not aldım, “o hafta, daha önce Merkez Bankası zorunlu karşılıklarla ilgili 19 Ağustos’taki yeni düzenlemesi sonrasında bir miktar döviz ve altın serbest kaldı. Bunun miktarı, “yaklaşık 5,4 milyar TL ve 2,9 milyar ABD doları karşılığı altın ve döviz likiditesi” oldu. Dolayısıyla 2.9 milyar dolarlık büyüklüğün içinde altın da vardı. Bankalar serbest kalan altınları hemen alıp değerlendirmeyecekleri için Merkez Bankası ile swap yaptılar. Dolayısıyla bu altınların bir kısmı Merkez Bankası’na geri döndü.”

Bu yüzden, “altın cinsi zorunlu karşılık azalışı, Merkez Bankası’nın kendi mülkiyetindeki altınların artışı” gibi görünün tablo kısmi bir durumu yansıtıyor gibi. Ancak yine de kaba bir hesapla (23 tonluk bir teminat altın artışı görünüyor) Merkez Bankası’nın 33 ton yerine 10 ton altın alıp koyduğu hesaplanabilir.

Dolayısıyla kendi mülkiyetindeki altın 356 ton yerine 333 ton hesaplanır ki bu da yine yeni bir zirve.

Merkez Bankası swap işlemlerini şeffaf yapmadığı için, daha doğrusu yakın zamana kadar şeffaf muhasebe ile kamuoyuna açıkladığı işlemleri bir süredir “perdeleyip” sakladığı için tam hesap yapmak zorlaşıyor.

Temel olarak da yazının ana karakterinin değişmediğini de not düşelim.  

Uğur Gürses