Ekonomi

Orta Vadeli Program’ın örtülü varsayımı

2022-2024 arasını kapsayan 3 yıllık yeni Orta Vadeli Program tam da yasasında tanımlandığı bir takvimde yayımlandı. Önceki yıllarda, yasa da ciddiye alınmadan geciktirilerek, neredeyse bütçenin Meclis’e sevk edildiği ekim ortasında açıklanırken, ilk defa tam zamanında yayımlandı. Kimse de beklemiyordu doğrusu.

Şekil bakımından ikinci bir nokta da, yasadaki adı aynı biçimde dururken, 2018 sonrasında değiştirilerek “Yeni Ekonomi Programı” olarak adlandırılıp “yenilik” gibi ambalajlanması, hatta şaşalı biçimde basın ve iş kesimine özel hazırlanmış infografikler eşliğinde yapılan sunumlarla kamuoyuna açıklanması yerine, oldukça mütevazı biçimde Orta Vadeli Program (OVP) olarak Resmî Gazete’nin mükerrer sayısında sessiz sedasız ilan ediliverdi.

İçerik kısmında hemen dikkatimi çeken şu oldu; Merkez Bankası’nın Enflasyon Raporu sunumuyla yılsonu için yüzde 14.1’lik enflasyon tahminini açıklamasından bir ay geçmişken, OVP’de enflasyon yüzde 16.4 olarak tahmin ediliyordu. Bu da yılın kalan dört ayında 4 puanlık birikimli enflasyon demek. Bu tahmin de mevcut enflasyonun eğilimine göre iyimser olsa da Merkez Bankası’nın tahminini ciddiye almayan bir tahmin olduğu dikkat çekiyor. Bankanın henüz 1 ay önce ilan ettiği tahminde 2023’te yüzde 5’e geleceği söylenen enflasyon oranı, OVP’de yüzde 8 olarak yer alırken, 2024’te de yüzde 7.6 olarak veriliyor.

OVP tahminleri, gerçekçi görünmek için “Roma’yı da yakarım” kıvamına gelmiş belli ki. Zira yine Merkez Bankası’nın bir başka tahmini de çöpe atılmıştı; Merkez Bankası “yılın geri kalanında cari dengenin fazla vereceğini” telaffuz ederken, OVP’de 21 milyar dolarlık bir cari açık öngörüsü yer alıyor. İlk 6 ayda 13.6 milyar dolar cari açık varken, kalan 6 ayda ilave olarak 7 milyar dolarlık bir açık eklenmesi demek. Merkez Bankası ise bize kalan 6 ayda cari fazla geleceğini söylüyordu. Bu da çöpe gitti.

Gelelim genel makro tahminlere.

2022-2024 OVP tahminleri (Kaynak: Resmi Gazete)

OVP 2021 için büyüme tahminini yüzde 9 olarak öngörürken, bu tahmin örtülü olarak yılın ikinci yarısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4.9 büyüme öngörüldüğünü söylüyor. Bu da en başta 3. Çeyrekte olasılığı yakın bir senaryo.

2021’deki büyüme performansının en önemli payandası, 2020’deki düşük baz etkisi olduğu biliniyor. Buna yükselen emtia fiyatları da eklenince, ihracatta 2019’un bile üzerinde bir ivmeye tanık oluyoruz.

Örneğin, 2021’in ikinci çeyreğinde yüzde 21’lik bir büyüme baz etkisine dayanırken, ihracatta da emtia alanında kayda değer artışlar gözleniyor. 2021’in ikinci çeyreğinde, henüz pandemi etkisinin olmadığı 2019’un ikinci çeyreğine göre ihracat 10.5 milyar dolar artış göstermiş. Sanayi ürünlerinin payı 8.3 milyar dolar olurken, bunun içinde de toplam 3 milyar doları demir ve çelik ürünleri, 1.6 milyar doları da kimyevi ürünlere ait. (Verilerin kaynağı TİM)

2021’de kapanmadan çıkışta patlayan küresel talep, emtia fiyatlarında da rekor artışlar yarattı; taşımacılık maliyetleri de patladı. Emtia üreticileri ve işleyerek nihai mal üretenler fiyat artışlarından yararlandı. Bunun sürdürülebilir bir tablo olmadığı çok açık. Türkiye’nin ihracatında da izlenen tablo bu.

Ülkeyi yönetenler baz etkili yüzde 21’lik büyüme ile övünürken, Ticaret Bakanı “Ağustos’ta ihracatımız yüzde 52’lik artışla şimdiye kadarki en yüksek ağustos ayı ihracatı olan 18,9 milyar $ seviyesine ulaşmıştır” diye tweet paylaşıyordu.

Sorun şurada ki ihracatçılar ve toplamda tüm üreticiler maliyet baskısı altında bunu ne kadar sürdürebilecekler?

TÜİK verilerine göre, ağustos ayında yıllık ara malı maliyet artışı yüzde 54.7, imalat maliyetleri ise yüzde 45.4 olmuş. Yıllık kur artışı ise yüzde 15. İhracatçı için kur avantajı erimiş durumda.

Ülkeyi yönetenler, bayram tatili nedeniyle ağustosa kayan ihracat sevkiyatlarını rekor hanesine yazıp böbürlenirken, maliyet hasarına hiç değinmiyorlar.

İşte bu tablo içinde, OVP tahminlerinin geleceğe uzanan tablosu pek de iç açıcı değil.

Birincisi, yönü olmayan her OVP’de ekonomik büyüme tahminine yüzde 5 yazılıp, bunun kaynağı olarak da yüzde 4-5 civarında özel tüketim artışı, yüzde 7-8 özel kesim sabit sermaye yatırımı artışı öngörülür; böylece yüzde 5 matematiği tutacak bir formüle imza atılır. 2022-2024 OVP de böyle bir formülle imal edilmiş. 2022’den 2024’e özel tüketim yüzde 4.7 ortalamada artacağı, özel yatırımların da yüzde 8’e kadar artış göstereceği varsayılmış.

Yine her tahminde olduğu gibi “Bob Ross vari” bir dokunuşla, 2022, 2023 kur ve deflatör tahminleri kişi başı milli geliri 2023’te 10 bin dolar üzerine, 2024’te de toplam milli geliri 1 trilyon dolara çıkaran bir seviyede yapılmıştı. Kur artışları düşük, deflatör ise bunların üzerinde idi. Sanırım kendilerinden böyle bir rötuş yapılması istenen teknokratlar, bunun bilinmesini istemiş gibi 2024 milli gelirini “1.002 milyar dolar” olarak nihayetlendirmişler.

OVP’ye göre, ihracatımız 2022’de yüzde 9.4 artarken, ithalatımız da yüzde 9.6 artıyor. Ama 2023’te yüzde 4.8’lik ihracat artışına yüzde 4’lük ithalat artışı eşlik ediyor. 2024’te de ihracat lehine artış daha yüksek öngörülmüş; yüzde 5.4’e yüzde 5.1.

Böylece dış ticaret açığımız 2022-2024 arası üç yılda kabaca 50 milyar dolarda sabit kalıyor; ama turizm gelirlerimiz 2022’de 25 milyar dolardan 2024’te 33 milyar dolara tırmanıyor. Böylelikle, cari açığımız 2024’te milli gelirin yüzde 1’ine düşerken, döviz kuru da 2024 yılını en düşük artışla, yüzde 5’le kapatıyor.

Tabi böyle bir temenni çok hoş görünüyor. İster istemez ilk akla gelen; bu senaryonun, 2023’te seçimle iktidarı devralan yeni hükümetin hayata geçireceği gibi hınzırca ve örtülü bir varsayımı varsa oldukça anlamlı olur.

Eğlenceli bir ihtimal.

Çünkü mevcut hükümetin tüm cephaneyi tüketmiş hali ile OVP’de çizilen bu tabloya erişmesi mümkün görünmüyor. Ancak güveni tesis eden, siyasi normalleşmeye, hukuka, temel hak ve özgürlükleri, liyakati, kurum ve kuralları tesisi eden yeni bir iktidarın OVP’de resmedilen yere getirmesi hiç de zor değil.

Bu bakımdan, 2023 ve 2024 tahminleri, siyasi değişim varsayımı ile konulmuşsa oldukça gerçekçi görünüyor.

Uğur Gürses

“Orta Vadeli Program’ın örtülü varsayımı” için bir yorum

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.