Ekonomi, para politikası

Karşılıksız para basmak mı dediniz?

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın, bir süredir konuşmalarında atıfta bulunduğu bir konu var; o da ‘karşılıksız basılan paralar’.

Babacan, özellikle konu gelişmiş ülkelere geldiğinde, ABD ve Japonya’da karşılıksız basılan paralardan bahsediyor. Krizden çıkış için merkez bankalarının tahvil alım programlarına gönderme yapıyor. Göndermeler tabii ki olumsuz bir çerçevede konuşmalarda yer alıyor.

Bakın, 29 Kasım 2013 günü Kayseri’de Sanayi Odası’nın bir toplantısında yaptığı konuşmada ne demiş;

“Şöyle bir bakıyoruz Amerika Birleşik Devletleri’ne, ekonomik toparlanma ancak son 5-6 ayda ve çok yavaş yavaş geliyor. Karşılıksız basılan trilyonlarca dolara rağmen, korkunç miktarda kamu harcamasına rağmen, borçlarının milli gelire oranın yüzde 100’ü aşacak şekilde aşırı harcamalar yapılmasına rağmen, daha yeni yeni küçük büyüme oranlarını görüyoruz ve bu büyüme istihdam üreten büyüme de değil.

Avrupa Birliği’ne bakıyoruz, arka arkaya negatif rakamlar, büyüme değil daralma var Avro Bölgesi’nin toplamına baktığımızda. Biliyorsunuz Avro Bölgesi’nde 17 ülke oldu şimdi, gelecek yıl belki az artıya geçebilecek.

Japonya’ya bakıyorsunuz, 10 yıllık bir durgunluk dönemi, arkasından yeni hükûmetin enflasyon hedefini ikiye katlayarak, Merkez Bankası’nın karşılıksız bastığı para miktarını ikiye katlayarak küçük küçük böyle büyüme rakamlarının olmasını bekliyorlar şu anda. Gelişmiş ülkelerde problemler hala çok çok büyük.”

Babacan’ın konuşmalarını dikkatle izliyorum, acaba lafın gelişi böyle söylemiş olabilir diye düşünmüştüm. Hayır değil, defalarca tekrarla söylüyor ki Babacan; merkez bankalarının piyasadan yaptığı tahvil alım programlarını ‘karşılıksız para basmak’ olduğunu düşünüyor.

Bir merkez bankasının tahvil satın alarak piyasaya para vermesi, ‘karşılıksız para basmak’ değildir. Karşılık tahvildir.

Merkez bankaları nasıl para yaratır? Bir varlık satın alarak tabii ki. Eğer herhangi bir varlık almadan, para yaratıyorsa işte bu o zaman karşılıksız para basmaktır.

Bakın bizim Merkez Bankası’nın nasıl para yaratabileceği kendi yasasında nasıl yazılmış;

Banknot ihracı ve tedavül mecburiyeti

Madde 36-

a) Bankanın ihraç etmiş olduğu ve ihraç edeceği banknotların tedavülü mecburi olup, bunlar hudutsuz ödeme kudretini haizdir.

 b) (25/4/2001 tarihli ve 4651 sayılı Kanun ile değiştirilen şekli) Banka 45, 52 ve 53’üncü maddelerde yazılı işlemler dolayısıyla da banknot ihraç etme yetkisini haizdir.

Söyleyelim; 45. madde reeskont işlemleri, 52. madde Açık Piyasa İşlemleri, 53.madde de döviz alım-satım işlemlerini belirler.

Yani, ticari senetler karşılığı, tahvil alımı ya da tahvil karşılığı repo işlemleri ile, döviz alarak Merkez Bankası para yaratır.

Karşılıksız para basmak; basitçe “yaz tahtaya, al haftaya” türünden yapılan avans işlemleridir aslında.

Geçmişte, “Hazine’ye kısa vadeli avans” kalemi altında, Hazine’ye bütçe ödeneklerinin yüzde 15’i oranında Merkez Bankası’ndan avans alma olanağı veriliyordu. O avans hiç kapatılmıyordu…

Bir merkez bankası, karşılık ya da teminat olarak hiçbir şey almadan para veriyorsa, para basıyorsa yaptığı iş karşılıksız para basmaktır.

Biri Babacan’a hatırlatsın; gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının yaptığı karşılıksız para basmak değildir.

O merkez bankaları, piyasaya dönüp satabilecekleri oldukça likit tahvilleri satın alıp, karşılığında ödediği parayı basmaktadır. Karşılıksız para basmamaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.