para politikası

Enflasyona “şahin bakış” sürebilecek mi?

Merkez Bankası yılın ilk Enflasyon Raporu’nu bugün açıkladı. Sunumu yapan Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, belki de uzun bir süredir derli toplu ve gerçekçi bir enflasyon raporu konuşması yaptı. Sunum da içeriği ve akışı itibariyle ekonomi derslerinde seminer notu olarak okutulacak nitelikte. Bunu “düşük faizle arz yönlü fiyat istikrarı” sağlanabileceğini sanan kesimlere, siyasetçilere de bizatihi anlatmalı.

Gerçekçi tanımından kastım; bugün enflasyonun müsebbibinin fırsatçı ve vurguncu birtakım spekülatörler olduğunu anlatıp kapıda bacada’ cadı avına girişenlere, nedenlerini gayet güzel anlatan bir söylem içeriyor olmasında.

Ağbal’ın sunumunda, ‘enflasyonun belirleyicileri’ başlığı altında, güçlü kredi ivmesine bağlı talep yönlü etkilerin doğrudan ve dolaylı kanallarla enflasyon üzerinde belirleyici olduğunu, kredi genişlemesiyle ekonomideki hızlı toparlanmanın cari denge, rezervler, risk primi, dolarizasyon ve enflasyon beklentilerine yansımasıyla TL’de değer kaybına bunun da enflasyonda yükselişe neden olduğunu anlattı. Ayrıca, uluslararası gıda ve emtia fiyatlarındaki artışın da etkisine değindi.

Enflasyon yükselişinde ana tema, devasa kredi büyümesi ve bunun iç talebi patlatması idi. Başkan Ağbal bu kredi genişlemesinin etkisinin 2021’in ilk çeyreğine uzanan etkilerinin olacağına işaret ediyordu.

Enflasyon Raporu’nda yayımlanan kutulardan biri de “2020 Yılında Enflasyonun Temel Makro Belirleyicileri” başlığı altında bunu anlatıyor. Görüleceği üzere döviz kuru en belirgin unsur. 2020’deki yüzde 14.6’lık enflasyonun 6.2 puanı döviz kurundan geliyor.

Kaynak: T.C. Merkez Bankası

Dikkat çekici olan da 2018’den itibaren enflasyondaki katılığı gösteren sabit terimin 4 puandan 6 puan seviyesine yaklaşması.

Kaynak: T.C. Merkez Bankası

Bu katılık, Merkez Bankası’nın geçmiştekine göre daha yüksek bir politika faizi belirlemesini gerektiriyor.

Raporda, bu duruma işaret eden satırlar şöyle: “denklemin zaman içinde değişen sabit terimi esasen enflasyon trendi ve beklentilerle yakından ilişkilidir. Kısa vadede zor değişen ve enflasyon katılığını gösteren bir değişken olsa da enflasyondaki ve dolayısıyla beklentilerdeki istikrarlı düşüş ve artışlardan etkilenmesi nedeniyle para politikasının kontrol alanında olan bir bileşen olarak değerlendirilmektedir. Nitekim, 2018 yılının ikinci yarısından itibaren daha yüksek bir platoya yerleşen bu değişken enflasyonun çift hanelerde kalıcı olması ve beklentilerin seyriyle uyumlu bir resim çizmektedir.

 Merkez Bankası, enflasyonun 2021 yılı sonunda orta noktası yüzde 9.4 olmak üzere, yüzde 7.3 ile yüzde 11.5 aralığında olacağını tahmin ediyor. Yani Ekim 2020’deki tahminini değiştirmemiş oldu.

Bu ne anlama geliyor?

Ekim’de bu tahmini yaptıktan sonra enflasyon yükselmiş, banka da faizi yükseltmişti. Politika faizi yüzde 10.25’ten iki aşamada yüzde 17’ye yükseltilmişti. Şimdi ise banka bu sıkı duruşun “uzun bir müddet” korunacağını söylüyor. Buradan, faiz indiriminin gelmeyeceği (“gündemimizde yok” denildi) gerekirse faizlerin arttırılacağı ifade ediliyor.

Ocak ayı PPK toplantı metninde ise ilk defa bunun kriterlerinin ne olacağı yer aldı:

  1. Enflasyonun ana eğilimi ve fiyatlama davranışına ilişkin göstergeler,
  2. Yayılım endeksleri,
  3. Talep ve maliyet unsurları,
  4. Enflasyon beklentileri.

Enflasyon eğiliminin temel mallarda yüzde 25 civarında, çekirdek enflasyonda yüzde 20 civarında, hizmetlerde ise yüzde 14 civarında olduğu görülüyor. Yayılım endeksi de son 15 yılın en yüksek seviyelerinde yüzde 55-60 arasında seyrediyor.

Ağbal’ın sunduğu bu raporun ana omurgası çok doğru bir temele oturtulmuş görünüyor. Ancak soru şu: Ağbal’ın bu sunumu ve Enflasyon Raporu tahminleri çerçevesinde tahminin değişmemiş olması, ilave sıkılaşma yapılacağı varsayımını içeriyor olmalı. Bu yüzden “Şahin bakışlı Ağbal” bunu yapabilecek mi? Yoksa “güvercin olup” kurumdan uçacak mı?

Özellikle de son dönemde hükümete yakın medyada giderek “topun ağzına” yerleştirilmeye başlandı. Sanırsınız ki bugün karşı karşıya kaldığımız enkazı Ağbal yarattı.

Nitekim soru yanıt kısmında o kanaldan gelen, Cumhurbaşkanı’nın siyasi hedeflerine atıf yapan soru karşısında da Ağbal’ın mealen orta vadede enflasyonu düşürerek fiyat istikrarına yaklaşıldıkça bunun da Cumhurbaşkanı’nın siyasi hedeflerine uygun bir görünüm sergileyeceği biçimindeki yanıtı kayda değer. Ağbal şöyle diyordu: “Ekonomide herhangi bir noktayı arkasına ve önüne bakmadan o nokta üzerinden değerlendirirseniz büyük bir hata yaparsınız.”

Sorun siyasetçiler için şu ki “orta vade” bir asır. Hele ki kendi atadığınız damadınız devasa bir enkaz bırakmışsa geriye, bunu kaldırmak için çok daha uzun bir süreye ihtiyacınız varsa.

Ağbal raporun sunumu sonrasındaki soru yanıt kısmını, giderek kendisine eleştiri dozunu yükselten görevden uzaklaştırılan Bakan Albayrak’a yakın medyaya fazlasıyla söz ve yanıt vererek zaman ayırdı.

Fırsat verilseydi ne soracaktım? Yazayım.

  1. Sunumda fazlasıyla fiyat istikrarını sahiplenme ve iletişim konularına vurgu vardı. Enflasyonda yükselişin ana nedeninin hızlı kredi genişlemesi olduğuna vurgu yaptınız. Ancak bu süreci besleyen, zorlayan kararlara, bugün sizin dışınızdaki Para Politikası Kurulu üyeleri imza atmıştı. Bunu, bu rapora ve söyleminize güvenmesini, inanmalarını beklediğiniz ekonomik birimlere nasıl açıklıyorsunuz? Bu yıkıma omuz verenlerin “sıkı duruş” göstermelerine güvenmek mümkün mü
  2. Merkez Bankası fonlamasının biraz daha APİ’ye (Açık piyasa işlemleri) kaydığını, swapın payının gerilediğini söylüyorsunuz; Merkez Bankası hala swapla ne kadar TL verdiğini, yüzde kaç faizle bunu verdiğini yayımlamıyor. Toplam swap miktarının açıklanıyor olması bunu açıklığa kavuşturmuyor. Fonlama miktarlarını gösteren tablolarda swapla verilen TL ve faizi ne zaman yayınlayacaksınız?
  3. “Enflasyonla mücadelede sahiplenme konusu son derece önemli, bu konuda tüm toplum katmanları, ekonomideki tüm aktörlerin bu sürece inanması ön koşul, karar alıcıların da hedefe giderken kararlı olmaları gerekiyor.” dediniz. Fiyatlamayı yapan kesimler yanında bu fiyatlara maruz kalan kesimleri, ücretli çalışanları, örneğin işçi sendikalarını ve diğer sivil toplum örgütlerini de kapsayacak bir iletişim düşünceniz var mı?
  4. Son olarak bu yazının da asıl sorusunu soralım: Göreve geldiğinden bu yana, 3 ayda oldukça itibar sağlayan, Merkez Bankası’nın mutfağından çıkan söz ve iletişimi oldukça başarılı biçimde sağlayan Naci Ağbal, bu ‘şahin bakışı’, ‘şahin duruş’ olarak kurumsallaştırabilecek mi?

Uğur Gürses

“Enflasyona “şahin bakış” sürebilecek mi?” için 2 yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.