Dosya, Ekonomi, Yaşam

Türkiye’nin rakı dosyası

“Laffer Eğrisi”, iktisatçı Arthur Laffer’in bir öğle yemeğinde peçeteye çizdiği grafikten adını alıyor. Aslında derli toplu bir kuram değil bu. Neyi gösterir derseniz basit özeti şu; vergi oranlarını yükselttiğinizde vergi hasılatınız artabilir, ancak öyle bir seviye vardır ki o orandan sonra vergi hasılatınız düşmeye başlar.

Laffer bunu 1974’te WSJ’da çalışan gazeteci Jude Wanniski’nin ricasıyla gittiği bir yemekte çizmiş. Yemeğe gitme nedeni ise o günlerde ABD Başkanı olan Gerald Ford’un danışmanı olan Donald Rumsfeld ve yardımcısı Dick Cheney’i (Laffer’in Yale’den sınıf arkadaşı), o sırada Nixon’ın yerine geçen Başkan Gerald Ford’un vergileri yükseltmek istemesi nedeniyle, yüksek vergilerin hasılat kaybı yarattığına, vergilerin düşürülmesine ikna etmek için toplanıyorlar. Nitekim sonra bu fikir 1981’de Reagan ve 2001’de George W. Bush’un başkanlık seçimi kampanyasında önemli bir rol oynuyor. 2017’de de Trump’ın önemli argümanları arasında bu vardı; kurumlar vergisinde yapılacak büyük indirimlerin, yeni iş ve istihdam yaratarak ‘kendini ödeyeceği’. Bunun da bütçe açığını büyütmeyeceği, tersine büyüyen ekonominin vergi hasılatının da artacağı.

Küçük not; Rumsfeld, George W. Bush döneminde savunma bakanlığı, Cheney ise başkan yardımcılığı koltuğunda oturmuştu.

Laffer’in yemekte kâğıt bir peçeteye çizdiği bu grafiği, gazeteci Wanniski’nin ricasıyla sonradan beyaz kumaş peçeteye çizdiği, onun da anı olarak sakladığı anlatılıyor. Sonradan kumaş peçeteye, grafikle beraber şunu yazmış (serbest çeviriyle) “Ürünü vergilerseniz düşük sonuç/eğer teşvik ederseniz yüksek sonuç elde edersiniz. İşi, ürünü ve geliri vergiliyoruz, üretmemeyi, işsizliği ve aylaklığı teşvik ediyoruz. Sonuç ortada”

Peçetenin Wanniski’nin ölümünden sonra da American History Museum’a konulduğu biliniyor.

***

Türkiye’deki ‘Laffer eğrisine” gelmeden, bu eğrinin anlattığı olgunun Laffer tarafından bulunmadığını Laffer kendisi yazıyor (Serbest çeviriyle): “Laffer eğrisini ben bulmadım. Örneğin 14 yüzyıl Müslüman filozof İbni Haldun kitabı Mukaddime’de yazıyor; “Hanedanlığın başlarında düşük vergilendirmeyle yüksek hasılat, hanedanlığın sonlarında yüksek vergilendirmeyle düşük hasılat olduğu bilinmeli” (1). Laffer ayrıca Keynes’in de benzer bir atfını kullanıyor.

Gelelim Laffer’in Türkiye eğrisine. Laffer’in eğrisi kurumlar (gelir) vergisi üzerine ilişkiyi anlatıyor. Acaba bunu dolaylı vergilere uygulayabilir miyiz? İlişkiye bu açıdan bakabilir miyiz?

Türkiye sigara ve alkollü içkilerde devlet tekeli olan Tekel işletmesini 2004’te özelleştirdi.

Sigara ayrı, alkollü içki üretim tesisleri ayrı satıldı.

Hani yatırımcıları çağırıp onları kasaba tüccarı gibi kazıklamanın bir örneğidir alkollü içki tesislerinin özelleştirilmesi. Devlet bu işletmeleri sattıktan sonra içki üzerinden aldığı özel tüketim vergisini (ÖTV) gümbür gümbür yükseltti. Enflasyonun çok üzerinde bir artış söz konusu. Hani “neden yeterli yatırım gelmiyor?” sorularına verilecek güzel örnektir bu. Öngörülebilirliğin ülkeyi yönetenlerce altının boşaltılması.

Aradan geçen 16 yıl içinde dört olguya tanık olundu; birincisi ÖTV oranındaki astonomik artış kadar vergi tahsilatı artmadı. İkincisi rakı üretimi ve satışı düştü. Üçüncüsü ev yapımı içki üretimi patladı. Dördüncüsü ticari amaçlı kaçak içki üretimi arttı; metil alkollü rakılar yüzlerce kişinin yaşamına mal oldu.

***

Alkollü içkiler kategorisinde bayi satış kanalında tüketimi azalan rakıyı özellikle ayırarak bakmak gerekiyor; müşterisinin neredeyse tamamı yerleşikler. Oysa şarap üretimi ve tüketiminde artış var; nedeni de turizmdeki artış. Çarpıcı olan tüm alkollü içecekler üzerinden alınan ÖTV tahsilatının, yıllık maktu ÖTV miktarlarındaki artış oranının altında artmış olması.

Alkollü İçkiler vergi, tahsilat ve fiyat verileri (2012-2020, yüzde)
 ArtışReel artış
Rakı ÖTV artışı31474.7
ÖTV tahsilatı25549.8
Rakı Fiyat artışı19826.0
Şarap Fiyat artışı16612.3
Birikimli TÜFE137 
Kaynak: HVM Bakanlığı, TÜİK 

Özellikle rakı tüketimindeki düşüşe bakılırsa Laffer eğrisinin Türkiye’de ‘çalıştığını’ söylemek yanlış olmaz. Hem de evde rakı üretiminde kullanılan etil alkol satış verilerinin de patlama yaptığına bakarak.

ugurses.net

Litre başına alınan vergi enflasyonun da üstünde arttıkça, müşterisi yerleşikler olan rakının bayi satışı düşmüş. Dolayısıyla devletin topladığı vergideki kayıp da artıyor. Örneğin rakıda 12 milyon litreye yakın bayi satışında düşüş var. Bu kayıp etil alkolle evde rakı yapımıyla ikame edilmiş. 1 birim etil alkolle 2 birim rakı üretmek mümkün olduğundan, vergi kaybı da kayda değer.

Ancak düz biçimde Maliye’nin ÖTV tahsilatına bakarak bu ilişkiyi belirgin biçimde görmek mümkün değil. Çünkü ülkemize gelen turist sayısı arttıkça şarap tüketimi artıyor, dolayısıyla tahsil edilen ÖTV de. Bir de ayrıca viski tüketim ve ithalatında artış var. (Not: yazı yayımlandıktan sonra sonra, iç pazarda kaliteli şarap üretimin artması ile yerel tüketicilerin talebinin de güçlü biçimde arttığı hatırlatıldı. Bu doğru; yazıda bunu vurgulamamam eksiklik. Ancak ana ivmeyi turizmin verdiğine işaret etmek istedim)

ugurses.net

Bu grafikte, ithal edilen şarap miktarı yok. Sadece içeride üretilerek iç pazara sunulan şarap miktarı (saf alkol karşılığı) yer alıyor.

İç pazarda rakı ve şarabın satışlarına (saf alkol eşdeğeri, milyon litre) bakıldığında tablo şöyle; bu iki içki grubunda 2011’de toplam 28.7 milyon litre piyasaya sunulurken, özellikle rakı satışlarının düşmesi ile iki içki toplamı 21.3 milyon litreye gerilemiş. 2020’de de rakı satışı artarken, şarap satışı düşmüş ancak toplam satış değişmemiş.

ugurses.net

Burada açıkça görülen şu: Müşterisi sadece yerleşikler olan rakının tüketiminin ‘ticari formel platformlarda’ hızla düşmüş olması. Tüketicilerin aşırı astronomik ÖTV ile ‘evde üretime’ başlaması, diğer bir kanal da ‘merdiven altı’ kaçak rakı imalatının patlaması.

Bunun kamu sağlığına nasıl bir zarar verdiğini 2020 yılında bir dizi metil alkollü içkilerle neden olunan ölüm vakalarında tanık olduk. 100’ü aşkın kişi yaşamını kaybetti.

DIAGEO Mey İçki CEO’su Levent Kömür, etil alkole göre 4’te bir fiyatı olan metil alkolün karıştırılması sonucu bu ölümlerin yaşandığına dikkat çekiyor.

Türkiye’de son 8 yılda rakının ÖTV miktarı yüzde 314 artarken, devletin artan şarap tüketimine karşın sağladığı tahsilat yüzde 255 arttı. Oysa aynı dönemde birikimli tüketici enflasyonu (TÜFE) yüzde 137 arttı. Tüketicilerin cebinden 8 yılda reel olarak yüzde 74 alan bu politika tercihi, muhafazakâr hükümetin içki içenleri ağır vergilerle cezalandırmasından başka bir şey değil.

Merdiven altı üretime teşvik

Bu politika tercihi etil alkol kullanımıyla evde rakı üretimine kayarak vergi kaybına neden olurken, rakı ve şarap üretiminde ana madde olan üzüm üretimini de baltalıyor. Şaraplık ve rakılık üzüm üretimi pay kaybediyor.

ugurses.net

Hükümet bu sorunu adil bir vergileme yerine yasaklarla çözmeye girişiyor. Etil alkolle evde rakı üretimini engellemek için, önce 2018’e girerken etil alkole acı kimyasal madde (denatonyum benzoat) katılması zorunlu hale getirildi. Sonra, Eylül 2019’da eczanelere sunulan etil alkolün depo satışlarına kısıtlama getirildi. Ekim 2020’de de etil alkol ve metanolün internetten satışı yasaklandı.

2020 verileri iç pazardaki toplam etil alkol satışının yaklaşık 2 milyon litre düştüğünü gösteriyor. Doğal olarak ithalatı da. En önemli etken etil alkol satışlarının etkili biçimde yasaklanması.

Etil alkolle rakı üretiminde 1’e 2 ölçü hesaba katılırsa, etil alkol satışının 2 milyon litre düşmesiyle bayi kanalında markalı rakı satışının 4 milyon litre artması beklenirdi. Oysa sadece 2 milyon litre artmış. Burada da ‘kazların kümese girmediği’ açıkça görülüyor. Yani ÖTV’nin geldiği seviye yan yollar ve ikame kanallarını hep gündemde tutuyor.

Rakı satışlarının bir önceki yıla göre yaklaşık 2 milyon litre artmasının nedeni ise kapanan lokantalar, meyhaneler, bar ve publar nedeniyle hane halkının talebinin artması. Çok az da olsa ‘duty free’ gümrüksüz mağaza alışverişinin sert biçimde düşmesi de etkili.

Etil alkolün perakende satışının yasaklanması sonrasında bu defa Youtube’da “evde etil alkol üretme” videolarının artması da dikkat çekici. Vatandaş vazgeçmiyor.

İskoç üreticilere teşvik

Son bir dikkat çeken nokta da şurada; viski ithalatının son dönemde hızla yükseldiği gözleniyor. Tamam turizmin de etkisi var. Ancak turizmin ‘sıfır çektiği’ 2020’de viski ithalatında zirve yıl yaşanıyor. Şarap ithalatı (saf alkol eşdeğeri) 2012-2020 arasında sadece yüzde 17 artarken, viski ithalatı tam 3 kat artmış.

2020 için uzmanlar yine gümrüksüz mağazaların, ‘duty free’ alışverişinin sert biçimde düşmesine bağlıyor. Viskide toplam iç pazarda satın almaların yüzde 30’a yakınının ‘duty free’ alışverişi ile olduğuna dikkat çeken uzmanlar, bunun ayrıca ÖTV tahsilatında yanılsama yaratttığını, işler normalleştiğinde de ÖTV hasılatının düşeceğine işaret ediyor.

Viski satış ve ithalatının uzun vadede artmasının ana nedeni çok basit; uzun vadede alkollü içkiler pazarında yerli üretimi olan rakı ve şarabın nisbi fiyat yapısı bozulmuş. Viski görece ucuzlamış. Böylece yerli ve katma değerli üretimi cezalandırıp yurtdışındaki viski üreticilerini ödüllendirmiş oluyorsunuz.

Not: Yazı yayımlandıktan sonra, gelen yorumlarda AB müzakere sürecinde vergilendirme konusunda farklılıkların kaldırılması için şu adımın atıldığı anlaşılıyor;“Türkiye’de yabancı (ithal) ile yerli alkollü içecekler arasındaki vergi farkı 2018 yılı Mayıs ayında tamamen ortadan kaldırılmıştır”. Viskinin görece ucuzlama nedeni bu. Ancak sorun şu, -yine bu konuyu hatırlatan uzmanlar oldu- Türkiye müzakerelerde Yunanistan’ın yerli içkisi Ouzo için yaptığı gibi, rakı için neden ‘derogasyon’ pazarlığı yapmadı? Böylelikle rakının vergisi görece düşük olabilirdi.

ugurses.net

2012-2020 Fiyat artışları 
RakıViskiŞarapBira
198.2%140.5%165.8%208.2%
  
1 Birim Viski = 
 RakıŞarapBira
2012           1.8           3.9         19.5
2020           1.4           3.6         15.2
Kaynak: TÜİK 

Tabloda da yer alıyor; 2012’den bu yana fiyat artışı en düşük olan alkollü içki viski olmuş. Viski fiyatı nispi olarak ucuzlamış. 2012’de nerdeyse rakının iki katı fiyatı olan viski, bir buçuk katın altına düşmüş. Döviz (dolar) kurunun 2012 sonunda 1.78’den, 2020 sonunda 7.34’e geldiği, artışın da yüzde 311 olduğu dikkate alınırsa aynı dönemde viski fiyatının yüzde 140 artması dikkat çekici.

Son 5 yılda; viski, votka, cin, şarap-köpüklü şarap gibi 5 gruptaki alkollü içki ithalatına ödeden döviz miktarı 462 milyon dolar. Bunun yüzde 73’ü 335 milyon dolarla viskiye gitmiş.

2020’de Türkiye’nin şarap ihracatı önceki yıldaki 9.9 milyon dolardan 6 milyon dolara düşerken, viski ithalatı 2019’daki 50 milyon dolardan 2020’de 75 milyon dolara yükseldi. Şarapta olduğu gibi turizmin etkisi olsa da göreli fiyatların viski lehine çalışması etkili.

ugurses.net

Sonuçta yerli alkollü içki üreticileri, bu üreticilere hammadde üreten üzüm yetiştiricileri, bağcılar cezalandırılmış oluyor. Hükümetin bu konuda tutarlı bir çerçevesi olmayan, ama tek açıdan alkol kullananları cezalandırıcı bir tavrı olduğu çok açık.

Buradan çıkardığım belli başlıklar şöyle;

  1. İçki içenleri yüksek vergilerle cezalandırma, caydırma çabası yanlış.
  2. Ankara’daki politika yapıcılar, ÖTV artışına karşın toplam vergi kaybı gibi bir ‘sorunla’ yüzleşmiyor, oysa var.
  3. Şarap satışları üzerinden toplam ÖTV hasılatı düşmüyor; çünkü turist girişleri bunu sağlıyor.
  4. Verginin 1 şişe rakıdaki dağılımı şöyle; tüketici, 1 şişe rakıyı üreticiye öderken, 2.8 şişe parasını da devlete vergi olarak ödüyor.
  5. Bu yüzden de tüketicinin hatırı sayılır bir kısmı evde rakı üretimine kayıyor. 2011’de 48 milyon litrelik arz, 2019’da 28 milyon litreye düştü. Saf alkol eşdeğeri ise 12.5 milyon litre. Nüfus artışına karşın.
  6. Evde üretim, kaçak üretim derken bunun hammaddesi etil alkolün piyasadaki talebi patladı. 2019’da saf alkol eşdeğeri miktarı 9.5 milyon litreye çıktı. Rakıdaki kayıp kadar.
  7. Etil alkol talebi patlayınca üretim yetersiz olduğundan ithalatı da patladı. 2019’daki rekor 9.5 milyon litrelik talebin, 7.5 milyon litresi ithal edildi.
  8. Yani hükümetin yüksek vergilemesi sonucu vergi kaybı olduğu gibi, yurtdışındaki etil alkol üreticileri desteklenmiş oldu.
  9. Her şeyin ötesinde, merdiven altlarında bilgisizce yapılan ‘sahte içkilerle’ her yıl onlarca kişi, sadece 2020’nin ekim ayında ise 12 ilde 89 kişi hayatını kaybetti.
  10. Ankara’daki siyasetçiler, acaba alkollü içki vergilerini makul bir seviyeye çekerek bu can kayıplarını, vergi kayıplarını, üretim kayıplarını azaltmayı hiç düşünmezler mi?

Uğur Gürses

(*) Arthur Laffer, Backgrounder, The Heritage Fund, Sayı 1765, 1 Haziran 2004

Kapak fotoğrafı: Manisa Sultaniye Üzümü (Kaynak: Manisa İl Tarım Müdürlüğü web sitesi)

Yazılarım nasıl alıntılanabilir: Alıntı kılavuzu

“Türkiye’nin rakı dosyası” için 12 yorum

  1. Merhaba,

    Biz Laffer eğrisi olarak bilmiyorduk ama Mülkiye’de bu konu okutuluyordu. Dahası iki aşamalı görmek gerekiyor ilki vergiden kaçınmaya sebep olan oran, ikincisi vergi kaçırma riskini aldıran oran. Rakı vb. söz konusu olduğunda ölümü göre aldıran oranı da eklemek gerek herhalde..

    Saygılarımla.

  2. Rakının istihdam etkisi gözardı edilmiş yazınızda. Restoran ve Bar işletmelerindeki kayıplar dikkate değer.

  3. evde şarap yapanlarda buyuk bir artış var ben bile yapan arkadaşlarımdan alıyorum haliyle şaraba kayış var..birde bu iktidar içenlerin ölmesinden(sahte rakıdan)memnun görünüyor,ve hiçbir tedbir almıyor yada biz duymadık..son vaka da bandroller sahte değil diye haber çıktı..böyle giderse 2-3 yıla kalmaz ciddi bir vergi kaybı olur

  4. Selamlar. avrupa birligi uyum surece icinde esit orandaki alkole esit vergi uygulanmasi gerektiginden. (https://www.ab.gov.tr/fasil-16-vergilendirme_81.html) viski ve rakinin alkol oranlari ayni oldugundan vergi artisi rakiya reel fiyat artisi olarak yansidi ve nisbi olarak viski ucuzladi. Alternatif olarak viskinin vergi oranini dusurmek gerekirdi. Bu durum viski tuketimini daha fazla artirabilirdi. Bunu da degerlendirmek gerek. Tuketici olarak zaman zaman Raki yerine viski tercih edebiliyorum. (Yakin fiyatlarda olanlarda) ancak artan raki cesidi ve kalitesi ureticinin viski ile rekabet icin one cikma cabasi cok kaliteli rakilari soframiza getiriyor ki bu durumdan fazlasiyla memnunum. Sorun su ki Avrupa birligi uyum surecinde nedense bir tek alkollu icki vergisi uyumu saglanirken bir cok diger konuda uyum sureci ilerlemiyor. Saygilarimla.

  5. Selamlar,
    Etil alkolün içine katılan kimyasal maddenin (bitreks) metil alkol üreticileri için zorunlu olmaması düşündürücü. Bu kimyasalin metil alkol içine katılması üreticiler için zorunlu olursa, en azından ölümler gerçekleşmez.
    Bu arada bira tüketim ve evde bira üretimine özellikle, bira kiti satış ve yüzde yüz üzüm suyu satış rakamlarına da ulaşabilirseniz, konunun sadece evde rakı yapımı olmadığını, evde bira ve şarap üretiminin, rakı üretiminden daha yüksek miktarlarda gerçekleştiğini (özellikle üretim sürecinin basitliği nedeniyle) görebilirsiniz. İnsanlar lisede öğrenmedikleri kimya biyoloji bilgisini bu sayede öğrendiler.

  6. Detaylı makaleniz için teşekkür ederim. Görünen o ki, en çok hangi kalemden vergi toplanabiliyorsa oraya ağırlık verilmiş zaman içinde. Bira, arkasına rakı ve şarap… Aynısı dizel, benzin ve LPG içinde yapıldı/yapılmakta. Şu an LPG’nin çok çok daha ucuz olması gerekir diye düşünüyorum.

    Millet nereye koşsa, oraya dolu yağıyor. Bütün tespitlerinize TAMAMEN katılmaktayım. Genel olarak ihtalatı seven bir şirket popülasyonu oluştu sanırım, al-sat herkese çok temiz geliyor. Halbuki Rakı Sevenler Derneği’nin temsilcilerinin de olduğu, ortak aklın ve iradenin işlediği, demokratik -hadi demokratik olamadı… en azından şeffaf strateji olsun- şekilde yol haritasının belirlendiği bir çözüm BÜTÜN PAYDAŞLAR AÇISINDAN daha iyi olurdu sanırım. Vatandaş kimyager olmak zorunda kalmaz, sağlığını riske atmazdı. Yerli üreticimiz büyüyen nüfusa paralel daha da güçlenirdi, cari açığın oluşmasına katkı azaltılırdı. Devletimiz adam akıllı vergisini alırdı.

    Ancak bir de yaşlanan/yaşlanacak nufüsun düzenli alkol tüketimi açısından gelecekteki sağlık sisteminde oluşturacağı maliyetleri de bu makale içinde uygun yere koyulabilse, çok daha geniş pencereden görme şansımız olabilirdi diye düşünüyorum. Pek zannetmem ama kanun koyucu bu pencereden de bakıyor mudur merak ediyorum. Ama bu pencereden bakılsa idi: LPG çevreye ve dolayısıyla insan sağlığına en zararsız yakıt, daha ucuz olması gerekirdi. İlk çıktığındaki gibi insanlar koşa koşa taktırmıyorlar.

    Yanlış hesap Bağdat’tan dönermiş. Umud ederim daha fazla can ve vergi kaybına yol açmadan, politika/kanun yapıcının elinde uzun vadeli ve çok parametreli stratejisi vardır.

    Velhasıl şarhoşluk bütün kötülüklerin anasıdır. İçkinin içeni şarhoş olabildiği gibi, içmeyeni de olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.